2 Mart 2013 Cumartesi

BEST FM'in Tarihçesinden

Best Fm hem siz dinleyicilerimize, hem de bize yani bu radyonun tüm ekibine yeni bir dünyanın kapısını açtı. Şimdi, bu sayfada radyonun kuruluş günlerinin kısa bir özetini okuyacaksınız. Doksanlı yılların başında internetin bilim-kurgu hayali görüldüğü ve TRT' nın fiyakasından yanına yaklaşılmadığı dönemde özel radyo ülkenin en maceraperest yatırımcıları için bile lüzumsuz bir hayal. " Bu sevda ailemizin sahibi olduğu Merhaba dergisinde başlamıştı " diyor Emrah Hattat, " Hep gazete sahibi olmak isterdim, böyle sahici bir gazete. Uyduruk bir şey değil. Bir gün arkadaşım M. Ali Ilıcak ben televizyon acıyorum. Sen de radyo açsana dedi. O zaman ona ne radyosu... Açsam ben de televizyon açarım diye cevap verdim " diyor. Fakat sonra düşünce medyaya girmesinin şart olduğunu ama radyonun ilk etapta iyi bir adım olacağını, kendini eğiteceğini düşünüyor. " Radyoyu bir basamak olarak düşünmüştüm bugün ise aynı düşüncede değilim. Çünkü su anda Best Fm, çok etkili daha büyük kitlelere ulaşıyor. Örümcek ağı bağlamış bir çok köşe yazarının aksine ufku acık genç programcılarla yayın yapıyoruz ". İlk ne satın aldın radyona diye sorduğumda, ise " Koleksiyon' dan mobilya " diye cevap veriyor. Üç ay boyunca Gayrettepe Hema şirketinde küçük bir oda. İçinde, paylaşılamayan bir masa, bir telefon ve radyo hayalleri. Her yere saçılmış teknik broşürler ve Emre'nin Unkapanı'ndan getirip yere yığdığı kaset ve CDler arasında gecen günlerimiz oldu. Romina, Tamay ile yerde emekleyerek bu ilginç isimleri tanımaya çalışıyorduk, Kahtalı Mıcı, Akrep Nalan, Abdullah Papur.... Sarkıcı Küçük Emrah bazen oraya uğruyor " Hadi acın su radyoyu da bizim şarkıları çalın diyordu. Müdür Giray, sert bakışları ile anlayamadığımız sözcüklerle hepimizin kafasını karıştırıyordu frekans,verici, link, uydu, digital jingle, sonifex. Yine o dönemde, Emrah Hattat, " İçimde hep dolandırıldığım fikri vardı. Şu mikserden yayın çıkıp nasıl bütün İstanbul' a gidecek bilmiyordum " diye düşündüğünü itiraf ediyor şimdi. O günlerde biz Emrah Hattat'ın böyle düşündüğünü hiç hissetmedik yoksa kaçardık hepimiz. Bugün Genel Müdür olan Heytem, " O tarihte Renault, Mercedes ve bir başka fabrikadan müdürlük teklifi aldım. Herkes kabul et, radyo bir macera diye baskı yaptı ama bir tek İsmail abim bak Emrah Hattat ile bire bir çalışma sansın var. Bu fırsatı kaçırma diyerek bana destek verdi " diyor. Best Fm' in ilk merkezi Gayrettepe Dedeman İş Merkezi Kat 9 idi. Bu kata işçiler, kablolar, mikser, kolonlar, elektronik aletler ve cam tuğlalar geldi.
Yayın vericisi yanımızdaki Dedeman Oteli'nin çatısına kuruldu. Stüdyolar yapılmaya başlandı. Stüdyo duvarlarının yalıtımı için bir çok radyo gibi yumurta kabuğu kutusu değil bordo renkli halılar kullanıldı. O bos stüdyo yayın öncesi özellikle kız DJlerin toplanma merkezi olmuştu. Daha yayına başlamadan Kenan Doğulu, Aydın, Burak Kut gibi unlu isimler her gün muhabbette gelir olmuştu. Sonra, bir gün tüm teknik adamlar gittikten sonra " Hadi, kapalı devre yayın başlıyor " dendi. Heytem' in piposunun tatlı kokusu, eğlence olsun diye geceleri patlatılan havai fişekler, her gün dinleyicilerden gelen tepsi tepsi börekler, kasalar dolusu meyveler, Kadem' in postaneden çuval ile taşıdığı mektuplar, bitmeyen bir saka ortamı. Bir gün, haberleri okuyan Ceyda'ya " İkitelli sapığı Kadem Besirli yakalandı " diye bir haber okuttuk. Bu haber bir banda çekildi ve setin içine yerleştirildi. Çaycımız Kadem' e ( İkitelli' de oturuyor ) o anda odaya çay getirmesi söylendi. Radyo acık zanneden Kadem, kendı adını duyunca şaşkınlıktan yıkıldı kaldı. Emrah Hattat, 5 şubat radyonun doğum gününde hislerini şöyle anlatıyor " Tüm pişmanlık ve korkularım ilk an kayboldu. O anda radyoyu icat eden Marconi ne hissetti ise aynı heyecanı ben de hissediyordum ". O gün stüdyo yine kalabalıktı. Emre tuşlara basıp duruyor, Muhammed nasılsa mikrofon kapalı diye komik duygusal konuşmalar yapıyor, bazı taze Dj'ler de ayak altında dolaşıyordu. Daha çok televizyonu ilk kez gören amazon yerlilerıne benzediğimiz söylenebilir. Emre, şaşkınlıkla " Yayındayız " dedi. Çığlıklar ve alkışlar yükselirken o anda İbrahım Tatlıses' ın Sen Mutlu Ol Yeter sarkısı calıyordu ve bıtmek uzereydi. Panık ıcınde bır Ajda Pekkan cdsi bulundu, Kımler Geldı Kımler Gectı calmaya basladı. Mıkrofon ilk kez acıldıgında Best Fm den herkese merhaba diyen ses bana Arzu' ya aitti. Studyodan dışarı cıktıgımda herkesın telefon basında tanıdıklarına 98.4 -acın dıye haber verdıgını gordum. İstekler için telefon numaralarını verıyorduk ve o telefon bır sanıye bıle susmuyor, meyhanelerden, karakoldan, evlerden tebrık telefonları yagıyordu. İskender Paydaş' ın yaptıgı ve Sibel Tuzun' un seslendırdıgı harıka bır jıngle vardı, her sarkı ısteyen " su sızın aayyy ay aya onu da calın " diyordu. 24 saat susmayan telefona bakmak ise herkesın ortak vazıfesı idi. Bır gece sabaha kadar telefonlara bakan teknık mudur Emre, kendıni bır mumya gıbı metrelerce tuvalet kagıdına sarmıstı. Sabah onu oyle buldular, " ne yapayım delırmıstım gece olunca ne tuhaf ınsanlar arıyor yaa" diyor. Gece yayınında yalnız olan programcılar studyodan kapı zilini duymadıkları için, kapı zili ıle baglantılı studyodya kırmızı bır lamba bile konmuştu. Mırkelam bile terlıkleri ve pıjamaları ıle saatlerce program yapıyordı. Bu güzel günler bir gün eli telsizli adamların " kim buranın yetkilisi " diyerek radyonun kapısından içeri daldıkları gün bitti. Özel radyolar devlet tarafından kaptılmıştı. İlk günler telefonlarımız hic susmadı, bız de yollara çıkıp siyah kurdelalar bagladık. Fakat, sonra beklemek zorunda kaldık. Emrah Hattat " Kararlıydım. Ben ne yapıp yapıp bu yayını surdurecektım. Gemi bakmaya baslamıstık satın almak için. Uluslararası sulardan yayın yapacaktık, radyomuz gemının içine kurulacaktı " diyor. O yaz, tetris oynayarak ve stüdyo da yıne kapalı-devre yayın yaparak geçti. O gunlerde içinde bulundugumuz hanın güvenlik gorevlisi Mustafa' ya ne dusunuyordun bizim hakkımızda diye sordugumda " Bir çılgınlar topluluğu " diye yanıtlıyor. Yine o dönemde reklamcımız olarak gelen Hande ise, " 3-5 genç kendi arasında egleniyor gibiydi. Çok sasırmıs ve amator bulmustum " diyor. Hatta, ona da reklam dunyasından arkadasları bir radyoya gecıyorum dedıgınde yazık ettın kendine diyerek vazgecırmeye calışmışlar. Gordugunuz gibi, milyonların sevgısını kazanmak kolay ama bir medya kurumu olarak ciddiye alınmak için çok çaba gosterdık. Yine o dönemde buyuk bır ajansın patronu Hande' yi arayarak " Sizin studyonuzda su an bir kus ve kopek var, radyodan dinliyorum " diyor. Dogrudur. O tarihte aramıza katılan yeni programcılardan başka sık sık studyo koltuklarına yayılan Altar ( buyuk ) ve Herbie ( kucuk ) iki kopek, kuslar, oyuncak fareler ile ilginç bir kalabalıktık. Simdi, o gunlerden bugune aldıgı odullerle, bazen sizi kızdıracak kadar cok reklam almasıyla, 1200 mk ye dagılmıs, iki canlı yayın radyo studyosu, iki post-productıon studyosu, iki televizyon studyosu, 120 kişilik personeli ile buyuk bır kurum. Fakat, hala bir balıgımız var ve şimdi son moda her yerde tutsuler yanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder